6 Mayıs 2021 Perşembe

 GENÇ YAŞTA PARKİNSON HASTASI OLMAK



Blog yazmanın nasıl bir şey olduğunu zaman geçtikçe daha iyi anlıyorum. Anladım ki bu platform bana ait ve ben neyi istersem onu paylaşırım. Elbette ki toplum ahlakına uygun olacak paylaşımlar yapmak kaydıyla. Bugünün konusu genç yaşta Parkinson hastası olmak hakkında olacak. Konu ile ilgili olarak aktaracak olduğum bilgiler kesinlikle başkasının deneyimleri değildir. Tamamen 30'lu yaşların başından itibaren kendi yaşadığım tecrübelerdir. Bu hastalıkla nasıl tanıştığımı, Parkinson hastalığı belirtilerinin neler olduğunu merak ediyorsanız bu yazıyı sonuna kadar okuyun derim.

Parkinson ile tanışma hikayem

 Teşhisin konulmasının üzerinden neredeyse 10 sene geçti. Ama beni ilk rahatsız eden şeyin yürürken sol ayağımın rahat hareket ettiremediğimi hatırlıyorum. Ayağımda ki tuhaflık her geçen gün kendini daha çok hissettiriyordu. O dönemlerde sabahları arkadaşımla parkta spor yapıyorduk. Ayak hareketleri yapılan spor aletinde sağ ayağım çok rahat bir şekilde hareket ediyorken sol ayağım bir süre sonra kendi kendine hareket etmeyi bırakıyordu. 

Aslına bakacak olursanız ayağımdan önce beni tedirgin eden başka bir durum olduğunu şimdi hatırladım. Sanırım yaşadığım bu sıkıntı, hayatımın bundan sonra geri kalan günlerinin hiç kolay olmayacağının bir göstergesiydi. Çok yakın bir akrabamızın düğününde artık eskisi gibi oynayamadığımı fark ettim. Müziğin ritmine kendimi kaptırayım diyorum, olmuyor. Hadi diyorum oynayanlara alkış tutarak eşlik edeyim diyorum, alkış tutmaya başladıktan beş saniye sonra  alkış yapamıyordum. Sanki ellerimi birisi tutuyor gibiydi. ( Parkinson teşhisi konulduktan sonra anladım ki bütün bunlar hastalığın neden olduğu kaslarda meydana gelen sertlikten kaynaklanıyor)



Özellikle gece uykumda yatakta hareket etmekte zorlanmaya başlamıştım. Uyurken sağdan sola dönemiyordum. Bir şeylerin ters gittiğini farkındaydım fakat bunların Parkinson belirtileri  olduğu aklımın ucuna bile gelmiyordu. Durumun ciddiyetini ellerimdeki titremelerin başkaları tarafından da fark edilince anladım.

Benim ellerim her zaman titrer. Bu konuyla alakalı gitmiş olduğunu tüm doktorlar ya psikolojik dediler ya da sinirsel dediler. Doktorların söyledikleri bu yönde olduğu için ellerimdeki titremeyi çok ciddiye almıyordum. 

Okul ve iş hayatında inci gibi yazı yazarken bir gün yazmakta zorlandığımı daha doğrusu harfleri yamuk yumuk yazdığımı fark ettim. Bütün bu bahsetmiş olduğum belirtiler çok kısa bir süre içerisinde ortaya çıktı. Daha doğrusu çok uzun yıllar boyunca varmış fakat hepsi birleşince ben o zaman bir şeylerin yolunda gitmediğini fark ettim.

Parkinson hastalığının en tipik bir özelliği neymiş biliyor musunuz?  Yürürken kollarını sallamadan yürüyen insanlar genellikle bir süre sonra Parkinson hastalığı ile karşı karşıya kalıyorlar.  Elbette ki kolları sallamadan yürümek tek başına teşhis konulması için yeterli bir belirti değil. Ama nöroloji doktorlarının karar verme aşamasında çok önemli bir kriter. 

Teşhis konulma süreci



Bir süre doktora gitme düşüncesi beni korkutuyor olsa da en sonunda karar verip doktora gittim. Doktorun karşısında  ne söyleyeceğimi şaşırmamak için tüm şikâyetlerimi madde madde bir kağıda yazdım, Şikayet listemde şu maddeler vardı.

Ellerim titriyor

Yazı yazarken harfler birbirine geçiyor

Yürürken kolum sallanmıyor

Yine yürürken ayağımın bir tanesi yürümekte zorlanıyor

Hızlı bir şekilde hareket ederken artık hareketlerin oldukça yavaş. 

Kaslarım da aşırı sertlik oluştu. Bu sertlik çok basit işleri bile yapmamı zorlaştırıyor.

 Hiç bir beceri gerektirmeyen işleri bile yapmakta zorlanıyorum. Gömlek düğmelerini iliklemek gibi. 

İşte benim genç yaşta Parkinson hastalığı ile tanışma hikayem böyle oldu. Hastalıkla nasıl mücadele ettiğimi, tedavi sürecinin nasıl olduğu hakkında tecrübelerimi daha sonra yazmayı düşünüyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder