HAYATIN İÇİNDEN BİLGİLER
16 Mart 2023 Perşembe
27 Aralık 2022 Salı
HAVUÇLU BİSKÜVİ TATLISI
Çok pratik çok hafif bir tatlı tarifi denemek ister misiniz! Elbette ki bu tarif bana ait değil. Bende sosyal medya platformu olan tiktok'ta gezinirken buldum. Malzemelerin az oluşu yapımının kolay olması ve en önemlisi fırın kullanmadan yapılıyor olması dikkatimi çekti. Ayrıca uzun zamandır çocuklarıma havucu alternatif yöntemlerle havuç nasıl yedirebilirim diye düşünürken bu tarif kurtarıcım oldu. Gerçi internette havuçlu tatlı tarifleri diye arama yaptığım zaman birçok tarif buldum ancak havuçlu bisküvi tatlısı daha cazip geldi.
Misafirleriniz için güzel bir ikramlık alternatifi olacak bu tarifi çocuklarınızda severek yiyecektir. Havucun tadını sevmeyenler bile kesinlikle içinde havuç olduğunu anlamaz. Bu konuda garanti verebilirim. Gerçekten havuç tadı hiç ama hiç belli olmuyor. Hadi bakalım bu kadar açıklamadan sonra gelelim tarifimize.
Tarif için gerekli malzemeler
Havuçlu bisküvi tatlısını ilk defa yaptığım için küçük kare borcam kullandım. Vereceğim ölçülerde en küçük boy kare borcam içindir.
1 paket petiböre bisküvi
4 adet orta boy havuç
1 su bardağından iki parmak eksik toz şeker
2 yemek kaşığı nişasta
1paket vanilya
1 yemek kaşığı limon suyu
Havuçlu bisküvi tatlısı nasıl yapılır
Havuçları yıkayıp küçük küçük doğrayın. Çok kalın doğramak haşlanma süresini uzatacaktır.
Tencereye havuçları alalım içine üç dört bardak su ekleyip yumuşayıncaya kadar pişirelim. Daha sonra blender ile havuçları püre haline getirelim. Daha sonra pürenin içine 2 yemek kaşığı nişasta, toz şeker, vanilya, limon suyunu ilave edelim. Kıvam alıncaya kadar pişirelim. Kıvamı muhallebi kıvamı gibi olmalıdır. Nişastanın topaklanmaması için bir miktar su ile ayrı bir kap içerisinde karıştırıp öyle ilave etmenizi tavsiye ederim.
Borcamın tabanını süt yada su ile ıslatıp bir sıra bisküvi sıralayalım. Bisküvilerin üzerine havuçlu harçtan dökelim. Bu şekilde bisküviler bitene kadar önce bisküvi sonra havuçlu harçtan dökelim. En sonda ise kalan havuçlu harcın tamamını en üst katına dökelim. İşte havuçlu bisküvi tatlısı tarifi bu kadar basit. Tatlınız soğuduktan sonra isteğe bağlı olarak üzerine Hindistan cevizi serpiştire bilirsiniz. Yemeden önce en az bir saat buzdolabında bekletirseniz tadı çok daha güzel olacaktır. Ayrıca lezzetine lezzet katmak isterseniz bisküvilerin arasına dövülmüş cevizde eklenebilir.
Tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum ki bu tatlı hem ekonomik hem sağlıklı hem çok lezzetli bir tatlıdır. Denemek isteyenlere şimdiden afiyet olsun.
10 Mayıs 2022 Salı
GENÇ YAŞTA PARKİNSON HASTASI OLMAK
Herkes parkinsonun yaş ilerledikçe ortaya çıktığını düşünür. Aslında yaşlandıkça da çıkmasa ne kadar güzel olur. ortalama parkinson hastalığı belirtilerinin kendini göstermeye başladığı yaş 60 ve üzeri yaşlar. Ne yazık kibu hastalık beni 30 lu yaşlarımın başında geldi buldu. Şu anda 41 yaşındayım ve parkinson son 8 senedir beni çok zorladı. İlk beş yıl dışarıdan bakan kimse anlamazdı benim hastalığımı ama son üç yıldır işler değişti.
Yürürken ayaklarım sürünüyor, ellerim desen zaten tuhaf, çatal bıçak hatta çoğu zaman kaşık kullanarak bile yemek yemek işkence. Bu hastalık başlı başına zaten çok zor ama asıl zor olan ne biliyor musunuz herkesin hiç zorlanmadan yaptığı şeyleri yapmak benim için atomu parçalamak kadar zor geliyor. birde kırk yaşına gelmiş ama hiçbir iş elinden gelmiyor gibi imalı sözlere maruz kalmak çok daha üzücü. Bazen içimden yüksek bir yere çıkıp avazım çıktığı kadar bağırmak geliyor " ben beceriksiz değilim, sadece parkinson hiçbir şey yapmama izin vermiyor. Ne demişler eşekten düşenin halini eşekten düşen anlar.Siz nerden bileceksiniz genç yaşta parkinson hastası olmayı..... Allahtan dilerim ki hiç kimse hayatının baharında bu hastalığa yakalanmasın. Allah kimseye dermansız dert vermesin.
Aslında son sekiz senedir yaşadıklarımı yaşayamadıklarımı bir deftere yazıp günlük tutmak istemiştim hatta birkaç gün denedim de ama yazı yazmakta oldukça zorlandığım için vazgeçtim. Aslında yazmakta zorlandım demeyelim de yazdıklarım hastalıktan dolayı okunmayacak kadar kötü diyelim. Ama yaşadıklarımı, hissettiklerimi mutlaka bir yerlere yazmam gerekiyor. Bende blogumdan yazmaya karar verdim. Belki bir yerlerde hiç tanımadığım birinin çok yakınında gencecik bir parkinson hastası vardır. Belki bu yazdıklarım sayesinde okuyan kişinin aklı başına gelir ve o gencecik insanın beceriksiz değil de çok ciddi bir hastalıkla mücadele ettiğini anlar.
Yada bu yazdıklarımı belki benim gibi genç bir arkadaş okur ve yalnız olmadığını anlar. Fırsat buldukça hastalık sürecimi tüm detaylarıyla anlatmaya çalışacağım.
ister 60 yaşından sonra olsun ister 30 yaşından sonra olsun parkinson hastalığı çok zor. Ama 60 yaşına gelmiş bir kişi büyük ihtimalle emekli olmuştur, çocukları büyümüş toruna torbaya karışmıştır. Yani onların hayatını kolaylaştıracak etrafında mutlaka birileri olur. Sorumlulukları çok fazla yoktur. Ama gençler öyle mi! Doya doya gezemiyorsun, dans edemiyorsun, hemen yorgun düşüyorsun, yaşıtların şıkır şıkır giyinip gezip tozarken sen günü nasıl kurtarırım derdine düşüyorsun. Temizlik, ev işleri yemek yapmak, çocuklarına annelik yada babalık yapmak, eşine karşı sorumlulukların işte daha bir sürü şey var. Sizler için çok basit olan her şey genç yaşta parkinson hastalığına yakalanan benim gibi kişiler için çok ama çok zor.
Anlatacak daha çok şey var, ama şimdilik bu kadar yeter.
10 Mayıs 2021 Pazartesi
TİK TOK NEDEN BU KADAR POPÜLER
TİK TOK UYGULAMASI NEDEN BU KADAR POPÜLER
SOSYAL MEDYANIN HAYATIMIZA ETKİSİ
Tik tok çılgınlığı
BİBER DOLMASI NASIL YAPILIR
SICAK YAZ GÜNLERİNİN EN GÜZEL YEMEĞİ
6 Mayıs 2021 Perşembe
GENÇ YAŞTA PARKİNSON HASTASI OLMAK
Blog yazmanın nasıl bir şey olduğunu zaman geçtikçe daha iyi anlıyorum. Anladım ki bu platform bana ait ve ben neyi istersem onu paylaşırım. Elbette ki toplum ahlakına uygun olacak paylaşımlar yapmak kaydıyla. Bugünün konusu genç yaşta Parkinson hastası olmak hakkında olacak. Konu ile ilgili olarak aktaracak olduğum bilgiler kesinlikle başkasının deneyimleri değildir. Tamamen 30'lu yaşların başından itibaren kendi yaşadığım tecrübelerdir. Bu hastalıkla nasıl tanıştığımı, Parkinson hastalığı belirtilerinin neler olduğunu merak ediyorsanız bu yazıyı sonuna kadar okuyun derim.
Parkinson ile tanışma hikayem
Teşhisin konulmasının üzerinden neredeyse 10 sene geçti. Ama beni ilk rahatsız eden şeyin yürürken sol ayağımın rahat hareket ettiremediğimi hatırlıyorum. Ayağımda ki tuhaflık her geçen gün kendini daha çok hissettiriyordu. O dönemlerde sabahları arkadaşımla parkta spor yapıyorduk. Ayak hareketleri yapılan spor aletinde sağ ayağım çok rahat bir şekilde hareket ediyorken sol ayağım bir süre sonra kendi kendine hareket etmeyi bırakıyordu.
Aslına bakacak olursanız ayağımdan önce beni tedirgin eden başka bir durum olduğunu şimdi hatırladım. Sanırım yaşadığım bu sıkıntı, hayatımın bundan sonra geri kalan günlerinin hiç kolay olmayacağının bir göstergesiydi. Çok yakın bir akrabamızın düğününde artık eskisi gibi oynayamadığımı fark ettim. Müziğin ritmine kendimi kaptırayım diyorum, olmuyor. Hadi diyorum oynayanlara alkış tutarak eşlik edeyim diyorum, alkış tutmaya başladıktan beş saniye sonra alkış yapamıyordum. Sanki ellerimi birisi tutuyor gibiydi. ( Parkinson teşhisi konulduktan sonra anladım ki bütün bunlar hastalığın neden olduğu kaslarda meydana gelen sertlikten kaynaklanıyor)
Özellikle gece uykumda yatakta hareket etmekte zorlanmaya başlamıştım. Uyurken sağdan sola dönemiyordum. Bir şeylerin ters gittiğini farkındaydım fakat bunların Parkinson belirtileri olduğu aklımın ucuna bile gelmiyordu. Durumun ciddiyetini ellerimdeki titremelerin başkaları tarafından da fark edilince anladım.
Benim ellerim her zaman titrer. Bu konuyla alakalı gitmiş olduğunu tüm doktorlar ya psikolojik dediler ya da sinirsel dediler. Doktorların söyledikleri bu yönde olduğu için ellerimdeki titremeyi çok ciddiye almıyordum.
Okul ve iş hayatında inci gibi yazı yazarken bir gün yazmakta zorlandığımı daha doğrusu harfleri yamuk yumuk yazdığımı fark ettim. Bütün bu bahsetmiş olduğum belirtiler çok kısa bir süre içerisinde ortaya çıktı. Daha doğrusu çok uzun yıllar boyunca varmış fakat hepsi birleşince ben o zaman bir şeylerin yolunda gitmediğini fark ettim.
Parkinson hastalığının en tipik bir özelliği neymiş biliyor musunuz? Yürürken kollarını sallamadan yürüyen insanlar genellikle bir süre sonra Parkinson hastalığı ile karşı karşıya kalıyorlar. Elbette ki kolları sallamadan yürümek tek başına teşhis konulması için yeterli bir belirti değil. Ama nöroloji doktorlarının karar verme aşamasında çok önemli bir kriter.
Teşhis konulma süreci
Bir süre doktora gitme düşüncesi beni korkutuyor olsa da en sonunda karar verip doktora gittim. Doktorun karşısında ne söyleyeceğimi şaşırmamak için tüm şikâyetlerimi madde madde bir kağıda yazdım, Şikayet listemde şu maddeler vardı.
Ellerim titriyor
Yazı yazarken harfler birbirine geçiyor
Yürürken kolum sallanmıyor
Yine yürürken ayağımın bir tanesi yürümekte zorlanıyor
Hızlı bir şekilde hareket ederken artık hareketlerin oldukça yavaş.
Kaslarım da aşırı sertlik oluştu. Bu sertlik çok basit işleri bile yapmamı zorlaştırıyor.
Hiç bir beceri gerektirmeyen işleri bile yapmakta zorlanıyorum. Gömlek düğmelerini iliklemek gibi.
İşte benim genç yaşta Parkinson hastalığı ile tanışma hikayem böyle oldu. Hastalıkla nasıl mücadele ettiğimi, tedavi sürecinin nasıl olduğu hakkında tecrübelerimi daha sonra yazmayı düşünüyorum.
19 Nisan 2021 Pazartesi
ORUÇ TUTARKEN SAHURDA NE YEMELİYİZ
ORUÇ TUTARKEN SAHURDA NE YEMELİYİZ
Oruç tutarken daha az açlık hissetmek için bu gıdaları yemeye özen gösterin
2 Nisan 2021 Cuma
ORUÇ TUTARKEN ZORLANMAMAK İÇİN MUTLAKA BUNU DENEYİN
ORUÇ TUTARKEN AÇLIK VE HALSİZLİK HİSSETMEMEK İÇİN NE YAPMAK GEREKİR
Ramazan ayının kapımızı çalmasına şunun şurasında sadece 10 gün kadar bir süre kaldı. Allah nasip ederse 13 Nisan 2021 tarihinde bütün müslümanlar için on bir ayın sultanı gelecek. Geçen yıla kadar her Ramazan ayında toplu iftarlar toplu sahurlar yapılırdı. Ne yazık ki bu sene de geçen yıl olduğu gibi iftar sofralarında koronavirüs pandemisi nedeniyle kalabalık iftar sofraları kurulmayacak. Şimdiden herkese kendi çekirdek ailesi ile beraber geçirebileceği hayırlı ramazanlar diliyorum.
Gelelim asıl konumuz olan oruç tutarken açlık ve halsizlik hissetmemek için ne yapmak gerekir? Konusunda bizzat kendi uyguladığım ve çok başarılı olan bir yöntemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Anlatacak olduğum yöntem ile oruç tutarken kesinlikle halsizlik hissetmiyorum. Hatta o kadar enerji dolu oluyorum ki oruç tuttuğum aklıma gelmiyor. Kısacası oruç tutarken acıkmamak için, susuz kalmamak için, enerji dolu hissetmek için mutlaka benim uyguladığım yöntem gerçekten çok işe yarıyor.
Oruç tutmak eziyete dönüşmesin
Hiç laf kalabalığı yapmadan direk konuya giriyorum. Oruç tutarken çok acıkıyor sanız, çok fazla susuyorsanız, kendinizi halsiz ve yorgun hissediyorsanız, bütün gün yatakta orucu uykuya tutturuyor iseniz yazıyı sonuna kadar okuyun derim.
Sahurda güzel bir şekilde karnınızı doyurun. Şunu yeyin bunu yiyin demiyorum. Evinizde ne varsa Allah ne verdiyse onu yiyin. Ama nacizane tavsiyem sahurda mutlaka bir tane yumurta yiyin. Çünkü yumurtanın tok tutucu özelliği vardır. Sizde oruç tutarken çok acıkıyorum diyorsanız sahurda karnını güzel bir şekilde doyurun. Mutlaka ve mutlaka en az iki bardak çay için. Büyüklerimizin bir sözü vardır; çay içmek harareti alır derler. Gelelim asıl mevzuya, sahura kalktık karnımızı doyurduk çayımızı içtik. Sofradan kalkmadan önce büyük bir bardağının içine bir çay kaşığı toz zencefil, bir çay kaşığı toz zerdeçal, bir çay kaşığı toz tarçın katıp bardağı su ile dolduralım. baharatların su ile birbirine harmanlanması için güzel bir şekilde karıştıralım. Hazırlamış olduğumuz bu karışımı içelim. İşte, oruç tutarken zorlanmamak için yapmanız gereken tek şey bu olacak.
Yapılan birçok bilimsel çalışma tarçın, zencefil ve zerdeçalın tok tutucu özelliğinin olduğunu kanıtlamaktadır. Su ile birlikte tüketildiği zaman uzun süre su ihtiyacı hissettirmiyor. Yine tarçın zencefil ve zerdeçalın enerji verdiği de bilinen bir gerçektir.
Ben bu karışıma sihirli su adını verdim. İnanın bu şekilde oruç tutmak eziyete dönüşmüyor. Etrafımızda birçok kişi oruç tutarken aç kalmanın ve susuz kalmanın verdiği etki ile çok sinirli oluyor. İster istemez etrafındaki kişilerin kalbini kırıyor. Siz de Ramazan'ın yaklaştığı şu günlerde oruç tutmak ile araştırma yaparken yolunuz bu sayfaya düşerse, bu yöntemi uygulayarak oruç tutanlar olumlu ya da olumsuz deneyimlerinizi yorum olarak bildirebilirsiniz.
Önemli uyarı
Elbette ki tarçın, zencefil ve zerdeçal alerjisi olanlar kesinlikle uygulamasın. Bir de doktor tarafından tarçın zencefil ve zerdeçal kullanması yasaklı olan kişiler bu yöntemi uygulamasın lütfen.
12 Mart 2021 Cuma
MAYALANAN YOĞUR TUTMAZSA NE YAPMAK GEREKİR
YOĞURT MAYASI TUTMAZSA NE YAPMAK GEREKİR
24 Şubat 2021 Çarşamba
ACISIZ AĞDA YAPMANIN EN KOLAY YOLU
ACISIZ AĞDA YAPMANIN EN KOLAY YOLU NEDİR
Pudralı plastik eldiven ile istenmeyen kıllardan kurtulun
EVDE İLİKLİ KEMİK SUYU NASIL YAPILIR
EVDE İLİKLİ KEMİK SUYU NASIL YAPILIR
Keşke ülkemizde de et fiyatları herkesin alabileceği kadar ucuz olsaydı da en azından haftada bir kere herkes et yeme şansına sahip olsaydı. Ekonomik şartlarımızı değiştiremiyorsak, yapacak bir şey yok deyip oturmak kendimize ve sevdiklerimize yapabileceğimiz en büyük kötülüktür.
14 Şubat 2021 Pazar
PSİKİYATRİK HASTALIKLARDA GÖRÜLEN BOZUKLUKLAR
PSİKİYATRİK HASTALIKLARDA GÖRÜLEN BOZUKLUKLAR NELERDİR
Zeka ve gelişim bozukluğu
1 yaşından küçük bebek ve gelişim çağında olan çocuklarda zeka ve gelişim bozuklukları, çoğu zaman ilk beş yaş gibi bir dönemde yani bebeklik döneminde, çocuğun gelişimi sırasında ya da dünyaya geldikten çok kısa bir süre sonra belirti gösteren bozukluklardır. Bebeğin ve çocuğun zihinsel gelişiminde bununla bağlantılı olarak bedensel gelişimi de çok ciddi anlamda ya da dışarıdan fark edilecek şekilde bozuktur. Annenin hamilelik döneminde yaşadığı fiziksel olaylar, bebeğin sağlığını etkileyen ilaç kullanımı, herhangi bir sebepten dolayı radyasyona maruz kalması sebebiyle bebekte psikiyatrik bozukluk meydana gelebilir. Psikiyatrik bozuklukların büyük bir kısmını zeka ve gelişim bozuklukları oluşturur.
Bellek bozuklukları
Hafızada oluşan unutma, hatırlama sorunu yaşamak erken yaşlarda da görülebiliyor olsa da bellek bozuklukları sorunları genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Alzheimer hastaları ilk unutmaya başladıklarında kimse yaklaşan tehlikeyi fark etmez. Çünkü hafıza yani bellek sorunu yaşayan kişiler geçmişe dair pek çok şeyi hatırlar. Fakat bir ay öncesini, bir hafta hatta bir gün öncesini hatırlatmakta zorlanır.
Yaşanılan acı dolu bir olay, travma etkisi yaratacak şekilde korkmak, anı hafıza kayıplarına neden olabilir. Fakat bu durum genellikle bir süre sonra düzelmektedir. Çok nadiren de olsa bazı travmatik olaylar sonucunda bellek kaybı çok uzun yıllar kalıcı olabiliyor.
Algılama bozuklukları
Algılama sorunu olan bir kişi, okuduğunu, konuşulan konuları içeriği hakkında fikir sahibi olmakta zorluk yaşamaktadır. Bu algılama bozuklukları kullanılan ilaçların yan etkileri sonucuyla ortaya çıkabildiği gibi nörolojik yada fiziksel rahatsızlıkların belirtileri olarak da kendini belli edebilir. Uykudan yeni uyanmış bir kişi kendine gelinceye kadar algı sorunu yaşayabilir. Bu gayet normal bir durumdur. Sadece sabahları anlama sorunu yaşamak bir hastalık belirtisi değildir.
Dikkat bozuklukları Genellikle çocuklarda görülen dikkat bozukluğu, kişinin kendini uzun süreli herhangi bir konu üstünde odaklanamaması şeklinde oluşur. Dikkat bozukluğu adı üstünde dikkatin azalması, çok kısa sürede dikkatin dağılmasıdır. Mesela bazı öğrenciler ders saati boyunca öğretmenlerini dinleme konusunda sıkıntı yaşarlar. dersin ilk 15 dakikasından sonra dikkatleri başka yöne doğru dağılır. Kesinlikle 15 dakikadan sana dersi dinlemek istemez ve başka şeylerle uğraşırlar. Bu durum dikkat bozukluğuna verilebilecek en iyi örnektir.
Öğrenme bozuklukları
Öğrenme bozukluklarının okumayı, yazmayı ve matematikle ilgili işlemleri öğrenme konusunda farklı alt kategorileri vardır. okul hayatında verilen dersleri öğrenme konusunda yaşanan zorluklar dışında öğrenme ile alakalı herhangi bir sorun yaşanmıyor olsa da okul hayatında yaşanılan bu öğrenme bozuklukları eğitim hayatında başarılı olmayı büyük bir ölçüde etkilemektedir.
Konuşma bozuklukları
İletişim bozuklukları
İletişim bozuklukları gelişim çağındaki çocuklarda ergenlik döneminde, yetişkin bireylerde kısaca her yaş döneminde görülebilmektedir. Kişinin yakın yada uzak çevresiyle anlaşmada zorluk yaşaması şeklinde kendini gösterir. Herhangi bir konuda konuşarak ortak noktada fikir birliğine varmak iletişim sorunu yaşayan kişiler için oldukça zordur. Ergenlik döneminde olan gençlerin yaşamış oldukları iletişim bozuklukları genellikle anne baba arasında almaktadır.
|
12 Şubat 2021 Cuma
ÇAY NASIL DEMLENİR
EN GÜZEL ÇAY NASIL DEMLENİR
Toplum olarak çay, vazgeçilmeyen içeceklerimizin ilk sırasında yer alıyor. Yediden yetmişe her yaş grubundan kişi severek içmektedir. Çok şükür ki ülkemiz çay yetiştiriciliğinde dünyada ilk sıralarda yer alıyor. Bu kadar sevdiğimiz bir içeceği yurt dışından ithal etseydik, haliyle fiyatı da biraz daha yüksek olurdu. Gerçi şu anda da ucuz olduğu söylenemez. Neyse konumuz çayın fiyatı değil! Bugün ki yazımızı çay nasıl demlenir? güzel çay nasıl demlenir? konusuna ayırdık.
Bir ara gündem konusu olmuştu, milli içeceğimiz ayrandır diye. Tamam doğrudur ayranda çok sevilen bir içecek fakat bence Türk toplumunun milli içeceği çaydır. Çünkü ayran içmeyince kendini kötü hisseden kimse yoktur, ama çay içmediği gün migreni tutan çok insan vardır. Şöyle ki, çay içmediği gün kendini hiçbir şeye konsantre olamayan hatta ve hatta durumu abartıp eli ayağı titreyen çok kişi var.
Mis gibi tavşan kanı çay nasıl demlenir
Hani derler ya, "her yiğidin yoğurt yemesi farklıdır" diye işte herkesin çay demleme şekli farklıdır. Fakat bazı kişiler ne yaparsa yapsın çayı içerken çiğ kokusu gelir. Yada çay demini yeterli şekilde almaz. Çay demleme konusunda sıkıntı yaşayanlar için naçizane kendi kişisel tecrübemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Eğer sizde çayınızdan istediğiniz lezzeti alamıyorsanız çay nasıl demlenir? birde bu şekilde deneyin derim.
Çay demlemenin püf noktaları
6 Şubat 2021 Cumartesi
ANTİDEPRESANI BIRAKMAK MI İSTİYORSUNUZ?????
ANTİDEPRESANI BIRAKMAK MI İSTİYORSUNUZ
Bu yazıyı okumaya başladığınıza göre sizde benim gibi epeyce bir zamandır ruhunuzda ki sorunları anti depresanla geçirmeye çalışan ve artık depresyon ilaçlarını bırakmanız gerektiğini çünkü ruhunuzu ilaç kullanarak mutlu edemeyeceğini anlayanlardansınız demektir..... Peki, uzun yıllar kullanmış olmanın getirdiği bu bağımlılıktan nasıl kurtulabilirsiniz? Daha doğrusu yoksunluk belirtilerini en az derecede hissederek antidepresan nasıl bırakılır?
Anti depresanı bırakmanın püf noktası
Şimdi aşama aşama antidepresanın nasıl bırakılması gerektiğini anlatmaya başlayalım. İşte, antidepresan nasıl bırakılır? sorunuzun cevabı......
1. Madde: Mutlaka doktorunuzla sürekli iletişim halinde olmalısınız
2. Madde: ilacı bırakmaya karar verildiğinde kullanmış olduğunuz doz örnek veriyorum 60 MG diyelim. iki hafta boyunca ilacı bir gün için bir gün içmeyin ve iki haftanın sonunda doktorunuza gidin durumu anlatın ve doktorda uygun görürse ilacın dozunu 30 mg ye düşürmesini söyleyin.
3.madde: Doktorunuzun onayıyla ilacınızın dozu artık 30 MG ve 2 hafta boyunca ilacı her gün bir tane içiniz
4. Madde: 2 hafta boyunca ilacı bir gün için bir gün içmeyin .böylelikle günlük dozunuz 15 MG olacaktır.
5. Madde: 2 hafta boyunca ilacı bir gün için 2 gün içmeyin böylelikle ilaç alım dozu günlük 10 MG olacaktır
6. Madde: 2 hafta boyunca ilacı bir gün için 3 gün içmeyin
7. Madde den sonra ilacınızı 30 gün boyunca ilacınızı bir gün için dört gün içmeyin bu Sürenin sonunda ilaç içmeyi tamamen bırakmış olacaksınız. İlacın dozunu doktor kontrolünde azalta azalta en az dört ay gibi bir sürede bırakmış olacaksınız.
8. Madde: bu maddeye kadar geldiysek artık ilaç içmiyoruz demektir. Bir hafta boyunca günde bir fincan "Sarı kantron çayı " için ama bu çayı içerken anti depresanı kullanılmaz bunu da söylemiş olalım
9. Madde: Sarı kantron çayını bir hafta içtikten sonra bir hafta ara verin ve daha sonra bir hafta daha günde bir fincan sarı kantron çayı içiniz.
9 maddeden Oluşan anti depresanı bırakma yöntemi benim kişisel deneyimimdir. Ben 5 yıl anti depresanı kullandıktan sonra ilacı bu yöntemi uygulayarak bıraktım. İlacı doktor kontrolünde bırakmalısınız . Kesinlikle pat diye içmeyi bırakmayınız. Sonuçlar çok daha kötü oluyor. Mutlaka ve mutlaka doktor kontrolünde bu süreci tamamlamalısınız.
İnanın bu yöntemle kesinlikle bırakabilirsiniz. Tek ihtiyacınız zaman ve sabır. Bu arada ben çok uzun zamandır içmiyorum. Vücudum ve beynim kesinlikle alıştı. Artık eskisi gibi şen kahkahalar atabiliyorum.
SİZDE BAŞARABİLİRSİNİZ ......UNUTMAYIN SEVGİYE İHTİYACINIZ VAR KİMYASALA DEĞİL..